Dünyaya hangi perspektiften bakıyorsunuz?
Olaylara neye göre tepki veriyorsunuz?
Etrafınızdaki insanlarla iletişimde ikna sorunu yaşıyor musunuz?
Bu soruları kendinize hiç sordunuz mu? Birçoğumuzun cevabı ‘hayır’dır.
NLP eğitimi alana kadar bunlar aklıma hiç gelmeyecek sorulardı.
Ancak bu sorular hem kendimizi tanıma hem de ikna etme becerisi için çok önemli sorulardır.
Peki bu soruların cevabını net şekilde nasıl vereceğiz. Cevap tek kelime: “Metaprogramlar”.
Nedir bu metaprogramlar?
Metaprogramlar dünyayı algılamak için her insanın sahip olduğu kalıplardır.
Ve insanları anlamanın ve kişisel değişimin en kullanışlı araçlarından biridir.
“Paternleri Öğrenin, Daima Önde Olun” başlıklı yazımda paternleri yani kalıpları öğrenmenin öneminden bahsetmiştim.
Başarmak istediğinizi başaranların uyguladığı paternleri öğrenip kullanmak başarıya ulaşmanızı sağlayabilir.
Veya yeni bir alışkanlık edinmek için belirli paternler oluşturup kullanabilirsiniz. Ancak her şey göründüğü kadar kolay olmayabilir.
Hayatı algılama biçiminiz sizi geride tutuyorsa paternlerin farkına varsanız bile kullanmak sizin için zor olacaktır.
Bunun için öncelikle metaprogramınızın farkına varmalı ve gerekiyorsa değiştirmelisiniz.
Gezdiği yerlerde sadece yediği yemeklerden bahsedenler vardır. Hayata yemek için geldiklerini düşünürsünüz.
Her şeyi yemek açısından değerlendirirler. Yoksa siz de onlardan biri misiniz?
Bazıları detayları bilmeden hiçbir şeye karar veremezler. En detaylı verilere sahip olmak isterler.
Bunun yanında büyük resmi görmek isteyenler de vardır. Büyük resmi beğenirlerse detaylara göz atarlar.
Bazı insanlar sadece fikirlerden etkilenir. İyi bir fikir onları hemen cezbedebilir. Ancak daha iyi bir fikir duyarlarsa öncekini hemen unuturlar.
Bazıları ise sadece bir işe odaklanıp onu bitirmek isterler. İşini bitirmeden rahat edemezler.
Bazıları da sadece duygularına göre karar verirler. Kendilerini iyi hissettirecek ne varsa onu yapmak isterler.
Sadece uzaklaşmaya odaklı insanlar da görmüşsünüzdür. Gürültüden, tartışmadan, işten, sorumluluktan uzaklaşanları.
Veya her ortama girmeye çalışıp iletişimde kalmaya çalışanlar da etrafınızda çokça vardır.
Aralarındaki benzerlikleri görüp olumlu ve kolayca iletişim kuran tanıdıklarınız vardır. Veya sadece farklılıklara odaklanan ve her şeyde farklılık arayan insanlar…
İşte bu metaprogramlar insanların hayatı algılamaya dair geliştirdikleri paternlerdir.
“Kişiliğinizi Tanıyın” başlıklı yazımda bahsettiğim kişilik özellikleri bile metaprogramlara etki edebilir.
Örneğin “Barışçıl Soğukkanlı” kişilik özellikleri baskın olan birinin metaprogramının uzaklaşma yönünde olduğunu görebilirsiniz. Çünkü tartışmaktan, fazla sorumluluktan hoşlanmayacaktır.
Veya “Popüler Optimist” kişilik özelliğine sahip birinin yeni insanlarla tanışma odaklı olduğunu görmeniz çok olasıdır. Çünkü bir şeyler anlatmak isteyeceği yeni birilerini ararlar.

NLP’ye (Neuro Linguistic Programming) göre ise 7 önemli metaprogram vardır:
1- Uzaklaşma veya Yakınlaşma: Bazıları acıdan uzaklaşmaya çalışırken bazıları ise sadece zevke doğru gitmek için çaba harcar. Bu metaprogram ile kişilerin nasıl motive edilebileceğini anlayabilirsiniz.
2- Dışsal veya İçsel Referans Çerçevesi: Bazı insanlar sadece dışarıdan gelecek tepkilerle kendini başarılı bulurken diğerleri sadece kendi değerlendirmesine ihtiyaç duyar. İletişimde insanları etkilemek istiyorsanız referans çerçevesini anlamak işinize yarayacaktır.
3- Kendine Göre veya Başkalarına Göre Sıralama Yapma: İnsanlarla etkileşimde öncelikle kendi çıkarlarınızı mı düşünüyorsunuz yoksa başkalarına neler yapabileceklerinizi mi? Elbette her zaman tek bir uçta olmazsınız ancak genellikle tepkileriniz ve etkileşiminizin neye göre olduğunu bilebilirsiniz. Ve bunun sizi ileriye mi geriye mi götürdüğünü anlayabilirsiniz.
4- Benzerliklere veya Farklılıklara Odaklanma: En çok hangi insanlarla iletişimde olmak hoşunuza gider? Sizinle aynı fikirde olup benzerliklere odaklananlarla mı yoksa farklı açılardan bakanlarla mı? Bu metaprogramı anlamanız iletişiminizde uyum kurmanızı kolaylaştıracaktır.
5- Proaktif veya Reaktif: Proaktif yönelime sahip insanlar insiyatif alır ve zorluklar karşısında plan yapar ve eyleme geçer. Reaktif yönelime sahip bireyler ise zorluklar karşısında pasif ve tepkisel düzeyde kalır. Bu metaprogramı anlamak da kendinizi tepkisel düzeyden proaktif düzeye geçirmenize yardımcı olacaktır.
6- Olasılık ve Zorunluluk: Her zaman yeni olasılıklar arayan insanlardan mı yoksa bir şeyleri sadece zorunluluktan yapan insanlardan mısınız? Zorunluluğa yönelimli insanlar sadece belirli prosedürlere ve yapmak zorunda olduklarına odaklanırlar. Olasılığa yönelimli bireyler ise her zaman yeni bir fırsat ve alternatif ararlar. Siz de olasılıkların öğrencisi olun.
7- Bağımsız, İşbirlikçi veya Yakın Çalışma Stilleri: İş arkadaşlarınızın çalışma stillerine hiç göz attınız mı? Bazıları işlerini tek başlarına yapmak isterken bazıları da ekip çalışmasına çok uygundur. Bir kısmı ise tek başlarına sorumluluk alırken ekiple çalışmayı tercih ederler. Bu metaprogramı anlamanız da hem kendiniz hem de çalışanlarınız için en verimli çalışma stilini belirlemenize yardımcı olacaktır.
Bu metaprogramları anlamak genel hatlarıyla iletişiminizi kuvvetlendirmeye yardımcı olacaktır.
Tabi metaprogramlar bunlarla sınırlı değil.
İletişimde olduğunuz kişilerin konuşması, verdiği tepkileri incelerseniz birçok farklı metaprograma sahip kişi bulabilirsiniz.
Etrafınızdaki insanların metaprogramlarını anlamak onlarla nasıl etkili bir iletişim kurabileceğinizi ve onları nasıl ikna edebileceğinizi bilmenizi sağlar.
Eşim yeni yerler görmek ve gezmek için can atar. Çoğu sohbetimiz gezeceğimiz yerlerle ilgilidir.
Bu nedenle eşime “bunu yaparsak, gezeceğimiz yerlerin planını rahatlıkla yapabiliriz” demem onu ikna etmem için yeterli.
Veya oğlum dışarıda bir şeyler yemeye bayılır. Ona yiyeceğimiz şeylerin güzelliğinden bahsetmem de onu ikna etmeme yetiyor.
Ben de kendi metaprogramımın ne kadar gezmeyi, eğlenmeyi sevsem de uzaklaşma odaklı olduğunu fark ettim.
Bu beni sürekli geride durmaya ve kendimi kötü hissetmeme neden oluyordu.
Neyse ki metaprogramların değiştirilebileceğini biliyorum.
Bu nedenle dünyayı eğlenebileceğim bir yer olarak algılamayı tercih ettim.
Elbette zor ve ağır süreçler hepimiz yaşıyoruz. Ancak ben sevdiklerimle keyifli vakit geçirmeyi önceliklendirmeyi seviyorum.
Metaprogramınızın Farkına Varın:
Hayatı algılama biçiminiz yani metaprogramınız sizi ileri mi götürüyor yoksa istediklerinizden geri mi tutuyor?
İşe kendi metaprogramınızın farkına vararak başlayın.
Sizi geri tutuyorsa onda ısrar etmeyin ve değiştirin.
Metaprogramların çoğu küçükken gördüklerimizin veya yaşadıklarımızın etkisiyle oluşturduğumuz kalıplardır.
Ve değiştirilmesi farkına varıldığında kolaydır.
Metaprogramlar beyninize neye odaklanması gerektiğini söyler. Geri kalan her şeyi siler veya genellersiniz.
Sonuçta bilinçli zihin herhangi bir zamanda belirli sayıda şeye odaklanabilir.
Eğer sadece yemek odaklıysanız kötü bir yemek orada geçireceğiniz tüm güzel vakti mahvedebilir.
Veya uzaklaşma eğilimindeyseniz size yaklaşan fırsatları göremezsiniz bile.
Bu nedenle normalde sildiğiniz şeylerin farkına varın ve onlara odaklanmaya başlayın.
Uzaklaşma eğilimindeyseniz, yapmaktan keyif aldığınız şeyleri düşünün.
Ailenizle vakit geçirmek mi?
Bir blog yazısı yazmak mı?
Merak ettiğiniz şeyleri araştırmak mı?
Yeni yerler görmek mi?
Her şeyden uzaklaşmak istemiyorsunuzdur. O halde ilerlemek istediğiniz ilginizi çeken bir alan bulun ve ona doğru hızlı bir adım atın.
Sizi geride tutan metaprogramlarınızın sizi tanımlamasına izin vermeyin.
Etrafınızdakilerin Metaprogramlarını Analiz Edin:
İletişimde olduğunuz tüm insanların metaprogramlarını analiz edin. En çok neyden bahsediyorlar. Neye göre tepki veriyorlar?
Başarılarını anlatmayı ve övgü almayı mı seviyorlar?
Yoksa yeni insanlarla tanışmaya mı odaklılar?
Bir işe başladığında bitirmeden rahat edemiyorlar mı?
Sizinle benzer metaprogramlara sahip olanlar var mı?
Metaprogramlarına göre iletişim kurduğunuzda nasıl tepki veriyorlar?
Analiz edin, farkına varın, uyum kurun ve yönlendirin.
İkna etme kabiliyetinizin ne denli arttığına şaşıracaksınız.
Enerji dolun! Kendinize inanın! Tutkuyla yaşayın!
Kendinize çok iyi bakın!
Leave A Reply