Hayatımızın her anında karar alırız. Bilinçli veya bilinçsiz…
İşe yetişmek için saat kaçta kalkmamız gerektiğine, akşam yemeğinde ne yiyeceğimize, işe gitmeden dişlerimizi fırçalamaya, akşam televizyon izlemek yerine kitap okumaya…
Tabi günü yaşarken anlık kararlarımız da var. Sonrasında pişman olsanız da çocuğunuz bir eşyayı kırdığında aniden bağırmak gibi kararlar. Ve bunların çoğu otomatik kararlardır.
Günlük kararların yanında hepimizin yapmak istediği veya başarmak istediği ile ilgili uzun vadeli kararları da vardır.
Peki kararlarınızı ne yönlendiriyor?
Gerçekten kendi isteklerinize göre mi karar alıyorsunuz yoksa çevrenizden/sosyal medyadan etkileniyor musunuz?
Sadece otomatik kararlar ile mi yaşıyorsunuz yoksa bilinçli kararlarla hayatınızı yönlendirebiliyor musunuz?
Verdiğiniz küçük kararların bile hayatınıza veya çevrenizdekilere etkisinin farkında mısınız?
Otomatik verdiğiniz kararlar hayatınızı ve duygularınızı ne şekilde yönlendiriyor?
Bundan 10 sene öncesini düşünün… Verdiğiniz birkaç önemli karar anlarına odaklanın…
Bu kararları almasaydınız hayatınız ne yönde gelişirdi?
Burada iyi veya kötü diye bir ayrım yapmıyorum. Sadece hayatınızın gelişebileceği yön hakkında düşünmenizi istiyorum.
Veya o durumda farklı bir karar alma şansınız var mıydı?
Peki aldığınız kararı hangi düşünceniz, alışkanlığınız veya duygu durumunuz etkiledi?
Bunları düşünmenizdeki amaç verilen kararların ne kadar güçlü olabileceği. Ve bilinçli karar almanın önemine odaklanmanız.
Çünkü o gün o kararları almasaydınız şu an hayatınız – iyi veya kötü fark etmez – çok farklı bir noktada olurdu.
Zorluklardan gelip başarıya ulaşmış insanları bir düşünün… Hepsi bir kararla başladılar. Ve aldıkları karara kendilerini adadılar.
Sadece maddi başarı sağlayanlardan bahsetmiyorum. Fiziksel, zihinsel, ruhsal olarak kendilerini adamış ve hayatlarını güçlü bir şekilde yaşayan herkesten bahsediyorum.
Onlar hayatlarında neyin yanlış gittiğinin farkına vardılar. Ve bunun artık değişmesi gerektiğine ve bir daha aynı duruma düşmemeye karar verdiler.
Kendilerini bu karara adadılar. Aldığınız karara kendinizi adadığınızda gerisi çorap söküğü gibi gelecektir.
Ne yapacağınızı bilirsiniz. En azından bir yolunu bulursunuz. Çünkü ne istediğinize karar verdiniz ve en önemlisi neden istediğinizi biliyorsunuz.
Örneğin ailenizle daha fazla vakit geçirmek için 5 sene içerisinde finansal bağımsızlığınızı kazanmaya karar verdiniz.
Bir kez kendinizi bu karara adadığınızda bunu yapmanın yollarını bulacaksınız. Çünkü adandığınız kararın gerçekleşeceğine inanırsınız.
Bundan sonrası kolaydır çünkü eyleme geçmemeniz için hiçbir neden yoktur.

Hayatınızın şekillendiği anların içinde bulunduğunuz koşullar olduğunu düşünebilirsiniz. Veya coğrafya kaderdir diyebilirsiniz.
Ancak yanılıyorsunuz! Tony Robbins’in dediği gibi:
Kaderiniz karar anlarınızda şekillenir!
İçinde bulunduğunuz koşul ne olursa olsun o anlarda aldığınız bir karar tüm hayatınızın gidişatını değiştirebilir.
Ailesi zengin, her istediği yapılan kişilerin koşulları nedeniyle sizden daha mutlu, daha özgüvenli, daha huzurlu olduğunu düşünebilirsiniz.
Veya sosyal medyada gördüğünüz ünlülerin hayatlarının mükemmel olduğunu ve öyle mükemmel bir hayata erişemeyeceğinizi de düşünebilirsiniz.
Öyle de olabilir. Ancak sadece aldıkları bir karar bile o insanların koşulları ne olursa olsun hayatlarını mahvedebilir.
Robin Williams’ı hepiniz bilirsiniz. En azından bir filmini izlemişsinizdir.
Ünlü bir komedyen ve hayat dolu bir insandı öyle değil mi?
Öyle bir insanın hayatına özenmemek içten bile değil. Ancak o bu iyi koşullarına rağmen hayatına son vermeye karar verdi.
Sizce koşullar mı onu intihara sürükledi yoksa verdiği karar mı?
Hastalığını öğrendiğini ve depresyona girdiğini söyleyebilirsiniz. Ancak hastalığın üstesinden gelmek veya bunu farklı bir fırsat olarak görmek de bir karardır.
Üniversitenin 3. Sınıfının başında babam vefat ettiğinde herhangi bir maddi gelirim yoktu. Üniversiteye devam edip edemeyeceğim bile belli değildi.
Ancak üniversiteyi bırakmayı göze alamazdım. Ne olursa olsun üniversiteyi hem de istediğim notla bitirmeye karar verdim.
Bunun için ilk yapmam gereken şey maddi kaynak bulmaktı.
Bir süre iş aradım. Herkese hiç utanmadan üniversiteye devam edebilmek için çalışmam gerektiğini ve iş aradığımı söyledim.
Her türlü işi yapacaktım. Zaten başka seçeneğimde yoktu. Sonra iş aradığımı söylediğim hayırsever bir tanıdığım bana burs verdi.
Üniversiteye böylelikle devam edebildim ve istediğim notları alıyordum.
Üniversitenin bitimine son 2 ay kala abimin kanser oluşunu öğrenmeme, abimin ağır bir ameliyat geçirmesine ve hayatta kalıp kalmayacağı belli olmamasına rağmen hem derslerime hem de abime gereken ilgiyi gösterdim.
Ve üniversiteyi tam istediğim notla bitirdim. O an ki huzurumu size anlatamam…
Kendimi adadığım bir kararımın sonucunu çok zor koşullarda tam olarak almış olmak benim için paha biçilemezdi.
Maya Angelou’nun sözü bize bu konuda çok şey anlatıyor:
Başınıza gelen tüm olayları kontrol edemeyebilirsiniz, ancak onlar tarafından azaltılmamaya karar verebilirsiniz!
Yani enerjinizi değiştirebileceğiniz şeylere harcarsanız; koşullarınızı da değiştirebilirsiniz.
Ya koşullarınız sizin için karar verecek ya da siz adanmış bir karar vererek koşullarınızı değiştireceksiniz.
Koşullar çok iyi olsa bile neden bazıları iyi kararlar verirken diğerleri bu konuda yeteri kadar iyi değiller?
Ya da aynı kararları verseler ve koşulları aynı olsa bile bazıları kararına adanmışken diğerleri pes eder?
Verdiğimiz her karar değerlerimize bağlıdır.
Değerlerimize aykırı verdiğimiz her karar bir süre sonra huzursuz hissettirir. Ve kısa süre sonra kararımız değişir.
Değerlerinizin farkında olmak, değiştirilmesi gerekeni değiştirmek daha adanmış karar vermenizi sağlayacaktır.
Kararlarımızı etkileyen şeyleri öğrenmek kontrolü ele almanın ilk adımıdır. Tony Robbins bu konuda üç faktöre dikkat çekiyor.
1- Odak Noktanız:
Neye odaklanırsanız onu hissedersiniz… Ve hissettikleriniz tümüyle kararlarınızı yönlendiren şeydir.
Yeni bir şeyi denemenin hayatınızı mahvedebileceğine odaklanırsanız panik ve korku hissedersiniz. Bu hisle ondan hızlıca uzaklaşmaya karar verirsiniz.
Tam tersine onda yeni fırsatlar bulabileceğinize odaklanırsanız heyecan ve umut hissedersiniz. Onu anında denemek istersiniz.
Tony Robbins hayatımızın her anında üç soruya cevap verdiğimizi söylüyor.
İlk soru “Neye odaklanacaksınız?”…
Kontrol edebildiklerinize mi yoksa kontrol edemediklerinize mi? Sahip olduklarınıza mı yoksa neler kaçırdığınıza mı? Geçmişe mi, şimdiki zamana mı yoksa geleceği mi?
Kontrol edebildiklerinize ve sahip olduklarınıza odaklanmalı, bugün ve gelecek arasında denge kurmalı ve geçmişi bir kenara bırakmalısınız.
İkinci soru “Bu deneyime nasıl bir anlam yükleyeceksiniz?”…
Bu bir fırsat mı yoksa hayatınızı mahveden bir ceza mı? Verdiğiniz anlamlar odağınızı ve duygularınızı belirleyecek. Dolayısıyla kararlarınızı etkileyecek.
Tony Robbins’in seminerlerinde dediği gibi: Anlam=Duygu=Yaşam!
Üçüncü soru “Bu deneyimle ne yapacaksınız?”…
Eğer bu deneyimin hayatınızı mahvedeceğini düşünüyorsanız fırsat olarak gördüğünüzden farklı bir karar alacaksınız.
2- Standartlarınız:
Ne kadar yüksek standartlarınız olursa o kadar iyi kararlar verirsiniz.
Standartlarınızı yükseltin, sizi engelleyen inanç ve değerlerinizi değiştirin. Kararlarınızın kalitesi de buna göre değişecektir.
Spora mı gideceksiniz yoksa televizyon karşısında cips mi yiyeceksiniz.
Eğer standardınız fit bir vücuda sahip ve özgüvenli olmak ise kararınız spora gitmekten yana olacaktır.
Her şey standartlarınızın ne kadar yüksek olduğuna bağlıdır. Kendiniz için düşük standartlara razı olmayın.
3- Açlığınız:
Başarıya aç olanlar sadece başarmak istediklerine odaklanırlar ve yüksek standartlar belirlerler.
Bu sayede daha iyi kararlar alırlar. Çünkü açlıkları, gittikleri yolda çıkan engelleri fırsat olarak görmelerini sağlar.
Ve bu engelleri itici güç olarak kullanmaya karar verirler.
Başarısızlığı kabullenenler ise bu açlık ve yüksek standartlara sahip değillerdir.
Siz de açlığınızı ortaya çıkarın. Odağınızı netleştirin ve standartlarınızı yükseltin.
Size korkutucu veya yorucu gelebilir ancak yüksek standartlar belirlemek, sizi engelleyen inanç ve değerlerinizi değiştirmek sandığınızdan daha kolay.
Ve tam burada size hatırlatmam gereken iki konu var.
İlki her zaman iyi karar vermek zorunda olmadığınızdır.
Çoğu insan zor kararı verecek cesarete sahip değildir çünkü doğru kararı vermek isterler ve bu yüzden hiçbir karar vermezler. Mükemmeli aramayın!
Aldığınız kararların sorumluluğunu üstlenip yolunuza devam edin.
İkincisi ise karar verdiğinizde tek bir yola takılı kalmamanız gerektiğidir.
Kararınızı gerçekleştirecek birçok alternatif yol vardır. Tony Robbins’in dediği gibi:
Kararlarınıza bağlı kalın ancak yaklaşımınızda esnek olun!
Tek bir yola takılı kalırsanız tükenme ihtimaliniz o kadar artar. Ve kararınıza bağlılığınızı sorgularsınız.
Bilinçli karar almanın gücünün farkına varın. Çevrenizin veya sosyal medyanın sizin yerinize karar vermesine izin vermeyin.
Son olarak Wesam Fawzi’nin sözünü aklınızdan çıkarmayın:
Hayatınızın kalitesi, kararlarınızın kalitesi üzerine inşa edilir!
Enerji dolun! Kendinize inanın! Tutkuyla yaşayın!
Kendinize çok iyi bakın!
Leave A Reply