Hayat tüm hızıyla akıp giderken ona kattığınız anlamı hiç düşündünüz mü?
Hayatı tanımlama şeklinizin davranışlarınızı, hedeflerinizi, yaşayış biçiminizi nasıl etkilediğini hiç incelediniz mi?
Veya zihninizdeki bu tanım size mi ait? Yoksa ebeveynlerinizden kalma bir miras veya çevrenizin size bıraktığı bir etki mi?
Birçoğumuz yaşamımız boyunca hayatı tanımlama şeklimizi bilmeyiz veya ilgilenmeyiz.
Okul, sınavlar, geçim derdi, sağlık sorunları, bitmeyen işler derken çoğumuz bunu durup düşünecek vakit bile bulamaz veya ayıramaz.
Ancak hayatı tanımlama şeklimizin tüm duygu durumumuz üzerinde pek de azımsanmayacak kadar etkisi vardır.
Siz de bu yazıyı okuyorsanız hayatı nasıl tanımladığınızı ve bunun size etkisini merak ediyorsunuz ve bunu düşünmeye vakit ayırmışsınız demektir.

Tony Robbins’in online seminerine katıldığımda Tony herkese hayatı nasıl tanımladığımızı sordu ve hayatı tanımlama biçimimizin bizi ne kadar strese sokabileceğini veya enerjik yapabileceğini tek tek anlattı.
Çünkü Tony Robbins kelimelerin gerçek gücünün farkında ve hayat tanımlama biçimimizin ona katacağımız anlamı değiştireceğini ve olaylara karşı tepkilerimizi etkileyeceğini çok iyi biliyor.
Tony Robbins’in tüm seminerlerinde bahsettiği en önemli olgu :
Meanıng (bir şeye kattığınız anlam) =
Emotıon (anlamın sizde oluşturduğu duygu) =
Lıfe (duygu sonucu yapacağınız eylem veya vereceğiniz tepki ile yaşamınıza direkt etkisi).
Yani hayatı tanımlama şeklimiz ona kattığımız anlamı değiştirir. Hayata kattığımız anlam ise duygularımıza etki eder ve duygularımız da tüm eylemlerimiz ve davranışlarımızı yönlendirir.
Benim de bu seminere kadar okuduğum kitaplar vasıtasıyla ara sıra düşündüğüm bir olguydu bu aslında.
Ancak bu zamana kadar yine de yeterince derin düşünmemiştim ve biraz düşündüğüm de hayatı her şeyin doğru ve mükemmel yapılması gereken bir yer olarak tanımladığımı fark ettim.
Bu tanımın beni her hatamda yetersiz hissettirdiğini ve hemen değiştirmem gerektiğini anladım.
Ve artık hayatı, Allah tarafından kuralları konulmuş bir oyun ve oyun alanı olarak görüyorum.
Kurallar dahilinde sevdiklerinle oyunlar oynadığın bir alan, rekabetle değil birleşerek kazandığın bir oyun…
Bu tanım hayatta eğlenmemi ve hayattan zevk almamı sağlıyor.
Aynı zamanda kurallara uymam gerektiğini, hiçbir şeyi mükemmel yapmak zorunda olmadığımı, insanlara yardım ettikçe benim de kazanacağımı öğretiyor.
Tony Robbins’de “Kendiniz olmanın gücüyle neşe, huzur ve sevgiyi geliştirmek” adlı blog yazısında hayatı, “Zorluklar karşısında bile her anın içinde neşe ve anlam bulmaktır.” diye tanımlıyor.
Ayrıca hayatın uyum yaratmakla, gerçek benliğin olarak var olmanın en değerli hediyesini vermekle ilgili olduğunu ve hepimizin, bir kişiye bile olsa dünyaya neşe, huzur ve sevgi katma gücü bulunduğunu söylüyor.
Peki siz hayatı nasıl tanımlıyorsunuz?
Zorlu bir sınav mı?
Her anının keşfedilmesi gereken bir macera mı?
Sonu görünmeyen bir okyanus mu?
Fırsatlarla dolu bir yolculuk mu?
Herkes kendine göre farklı tanımlar ve anlamlar katacaktır.
Ancak önemli olan yaşadığınız olayların, size söylenenlerin veya öğretilenlerin hayatı tanımlama biçiminize etki etmemesidir.
Çünkü o zaman hayatı kendiniz tanımlamış olmazsınız öyle değil mi?
Ve başkasının tanımladığı bir hayatı da yaşamayı kimse istemez.
Hayatı, sizi iyi hissettirecek, sevdiklerinizi önemsetecek, ihtiyacı olanlara hizmet etmeyi, yardım etmeyi size sevdirecek, size her daim enerji verecek, fırsatları görmenizi sağlayacak şekilde tanımlayın.
Unutmayın hayatı tanımlama biçiminiz ona kattığınız anlamı belirleyecek ve Anlam=Duygu=Yaşam!..
Bugünlerde özellikle sosyal medyada hayatı “yaşamak zorunda olduğumuz bir zindan” gibi tanımlamak ne kadar popüler olsa da bunun sizi depresyona sürükleme olasılığı da bir o kadar yüksek.
Lütfen onlardan biri olmayın…
Hemen şimdi durun ve hayatı bugüne kadar nasıl tanımladığınızı bir düşünün…
Eğer bahsettiğim gibi sizi güçlendirecek şekilde tanımlamıyorsanız elinize kağıt kalem alın ve sizi iyi hissettirecek yeni bir tanımlama yazın.
Ve her gün sabah bu tanımlamayı kendinize hatırlatın.
Bu şekilde zihniniz bu yeni tanımı daha çabuk kabul edecek ve hayata kattığınız anlam ve duygularınız daha hızlı değişecektir.

Hayatın anlamı ile ilgili bir hikayeden de bahsetmek istiyorum:
Eski zamanların birinde bir adam kafayı hayatın anlamının ne olduğuna takmış. Bulduğu hiçbir cevap ona yeterli gelmemiş ve başkalarına sormaya karar vermiş. Ama aldığı cevaplar da onu tatmin etmemiş. Fakat mutlaka bir cevabı olmalı diyormuş. Herkese bunu sormaya karar vermiş.
Köyler, kasabalar, ülkeler dolaşmış; bu arada zaman da durmuyor tabii. Tam umudunu yitirmişken bir köyde konuştuğu insanlar ona,
“Şu karşıki dağları görüyor musun? Orada yaşlı bir bilge yaşar, istersen ona git. Belki o sana aradığın cevabı verebilir.” demişler.
Çok zorlu bir yolculuğun ardından bilgenin yaşadığı eve ulaşmış adam. Kapıdan içeri girmiş ve bilgeye hayatın anlamının ne olduğunu sormuş.
Bilge, “Sana bunun cevabını söylerim ama önce bir sınavdan geçmen gerekiyor.” demiş.
Bilge, bir çay kaşığı vermiş adamın eline ve içine de silme bir şekilde zeytinyağı doldurmuş. “Şimdi çık ve bahçede bir tur at, sonra tekrar buraya gel. Yalnız dikkat et kaşıktaki zeytinyağı eksilmesin, eğer bir damla eksilirse kaybedersin.” demiş.
Adam, gözü çay kaşığında bahçeyi turlayıp gelmiş. Bilge bakmış:
“Evet, kaşıkta yağ eksilmemiş. Peki, bahçe nasıldı?” demiş. Öylece kalakalmış adam.
“Ama ben kaşıktan başka bir yere bakamadım ki…” demiş.
Bunun üzerine bilge, “Şimdi tekrar bahçeyi dolaş. Kaşık yine elinde olacak ama bahçeyi inceleyip gel.” demiş.
Adam; tekrar bahçeye çıkmış, gördüğü güzelliklerden büyülenmiş, muhteşem bir bahçedeymiş. Geri geldiğinde bilge, adama bahçenin nasıl olduğunu sorunca gördüğü güzelliklerden büyülendiğini anlatmış adam.
Bilge gülümsemiş: “Ama kaşıkta hiç yağ kalmamış.” demiş ve eklemiş:
“Hayat senin bakışınla anlam kazanır. Sadece bir noktayı görürsen hayatın akıp gider, sen farkına varamazsın… Ya da görebileceğin tüm güzelliklerin tam ortasında hayatı yaşarsın, akıp giden zamanın anlam kazanır. Kısaca hayatının anlamı, senin bakış açında gizlidir.”
Ve son olarak Bon Jovi’nin şarkı sözünü sizlere hatırlatmak istiyorum:
Hayat bir gizemdir, bir lütuf ve bir lanettir. Ya da daha kötüsü.
Yani hayat tamamen bakış açınızla ilgilidir ve o tanımlama şekliniz ve katacağınız anlam size bağlı…
Hayatınızı sizi güçlendirecek şekilde tanımlayın, tutkuyla yaşayın, kendinize ve insanlara sevgiyle yaklaşın, insanları yargılamak için acele etmeyin…
Hayatta her zaman iniş ve çıkışlar olacaktır ve “Hayatın 4 Mevsimi – Değişimi ve Büyümeyi Kucaklayın” blog yazımda da bahsettiğim gibi yaşamanın güzelliği de buradadır.
Ve geçmişe takılı kalmayın, kendinizi ve başkalarını affedin ve devam edin…
Çünkü hayat yaşamaya değer fırsatlarla dolu kocaman bir armağan…
Enerji dolun! Kendinize inanın! Tutkuyla yaşayın!
Kendinize çok iyi bakın!
Leave A Reply